Organik Ürün Neden Daha Pahalıdır?

Organik Ürün Neden Daha Pahalıdır?
Organik ve konvansiyonel ürünler arasındaki fiyat farkı hepimizin malumu. Peki organik ürünlerin gerçekten neden pahalı olduğunu biliyor muyuz? Ya da soruyu şu şekilde soralım;

Konvansiyonel ürünler neden daha ucuz?
Aslına bakarsanız bu durumun arkasında birçok sebep var. Bu nedenle ülkeden ülkeye, üründen ürüne bu fark da değişebilmektedir. Gelin biz ülkemizde bu fiyat farkının temel sebeplerini tek tek inceleyelim.
İlk olarak iki tarım yönteminde yaygın şekilde kullanılan üretim yöntemlerinden bahsetmemiz gerek. Konvansiyonel tarım çoğunlukla endüstriyel yöntemlerle ve monokültür ilkesi ile yapılmaktadır. Tek bir üründe uzmanlaşan üretici için iş yükü, ekipman ihtiyacı, pazarlama, uygulama, planlama vb. gibi aklınıza gelecek bütün iş yükleri muazzam oranda azalmaktadır. Diğer yandan, özellikle ülkemizde, organik üretimde büyük oranda el emeği kullanılırken, üretim modeli olarak polikültür yani birçok bitki çeşidinin bir arada üretilmesi ilkesi benimsenmiştir. Bu da az önce bahsettiğimiz maliyetlerin katlanmasına neden olmaktadır.
Bir diğer önemli sebep ise ölçek farkıdır. Konvansiyonel tarım uygulamaları devasa tarım alanlarında gerçekleştirilirken, organik tarım uygulamaları ülkemizde çok küçük tarım alanlarına sıkışmıştır. Öyle ki, Türkiye’de organik tarım bütün tarım uygulamalarının sadece %1-2’sini oluşturmaktayken, üretilen organik ürünlerin %90’ına yakını da yurtdışına gönderilmektedir.
Sebeplerden bir diğeri ise organik tarımın bir sertifika kuruluşu denetiminde gerçekleştirilmesi gerektiğinden, bu durum özellikle küçük üretici üzerinde azımsanamayacak ek bir maliyete neden olmaktadır. Organik tarımda verimin büyük oranda tecrübe ve toprak ıslahına dayalı olması da bir başka problem olarak değerlendirilebilir.
Konvansiyonel tarımda kullanılan pestisitler, hormanlar, sentetik gübreler ve tohumlar -sağlık ve lezzetten ödün vererek- rekolteyi büyük oranda arttırmaktadır. Ancak bu girdilerin neredeyse tamamı dövize bağlı olduğundan, kurda yaşanan artış bu durumu, bu sene olduğu gibi, bir avantaj olmaktan çıkararak dezavantaja dönüştürebilmektedir. Çünkü konvansiyonel tarım alanlarında toprak, bu sürdürülemez yöntemlerle yıllardır sömürülmüştür ve artık bu girdiler olmadan topraktan kısa vadede verim alınması maalesef mümkün değildir.

Böylesi bir dönüşüm için ise kısa vadeli popülist planlardan vazgeçilip uzun vadeli planlara yönelinmeli, yani çiftçinin geçiş sürecinde desteklenmesi ve sürdürülemez tarım yöntemlerinin bir daha geri dönülmemek üzere unutulması şarttır.
Önümüzdeki günlerde etkisini daha da çok hissedeceğimizi düşündüğüm bir diğer konu ise organik tarım ürünlerinin satışında aracı kişi ve kuruluşlar çok fazla tercih edilmezken, konvansiyonel tarım ürünlerinde aracı sayısı 6 veya 7’ye ulaşabilmektedir. Bu da konvansiyonel tarım ürünleri alehine olan ve kur artışı nedeniyle her geçen gün etkisi daha da ağır hissedilecek bir durumdur.
Sonuç olarak konvansiyonel tarım ürünlerinin üretim maliyetini düşüren birçok sebep varken, bu ucuz üretim modelinin büyük oranda girdilere, dolayısı ile düşük döviz kuruna bağımlı olduğunu görüyoruz. Ek olarak konvansiyonel tarımın kuraklığa karşı, organik tarıma kıyasla çok daha kırılgan olduğunu da bugüne kadar yapılmış bilimsel çalışmalardan ve tecrübelerimizden biliyoruz.
Bu nedenlerden ötürü ülkemizde konvansiyonel ve organik tarım ürünleri arasındaki fiyat makasının ilerleyen günlerde kapanmaya devam edeceğini inansam da Dünya’da ve ülkemizde ciddi bir gıda krizinin kaçınılmaz olduğu düşünüyorum. 


Burak Alsan

 

İletişime Geç